Anasayfa / Makalelerimiz / Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri ve Mülkiyet Devir Sorunları
Ülkemizde inşaat sektörünün gelişimine paralel olarak, 1965 yılından sonra "kat karşılığı inşaat sözleşmesi" adında yeni bir sözleşme türü hayatımıza girdi. Bu sözleşmeler, müteahhitlerin (yüklenicilerin) arsa sahiplerinin arsası üzerine inşaat yapma taahhüdünde bulunduğu ve inşaatın bitiminde belirli daireleri bedel olarak aldığı bir anlaşma modelidir.
Ancak bu tür sözleşmelerle ilgili bazı sorunlar yaşanmaktadır. Müteahhitler, henüz inşaata başlamadan ileride kendilerine devredilmesi gereken daireleri, inşaatın finansmanını sağlamak adına üçüncü kişilere satmakta veya temlik etmektedir. Yargıtay'ın 25.06.2020 tarihli kararına göre, yüklenici söz konusu bağımsız bölümü bir alacağın temliki şeklinde üçüncü bir kişiye devredebilir ve bu sözleşme yalnızca yazılı şekilde gerçekleştirilmelidir.
Daha da karmaşık bir durum ise, alıcının tüm ödemeleri gerçekleştirdikten sonra, satıcının tapu devrine yanaşmaması durumudur. Genellikle bu durum, satılan bağımsız bölümün değerinin zamanla artması ve satış bedelinin de enflasyon nedeniyle düşmesiyle ortaya çıkmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus bulunmaktadır: Medeni Kanun’un 2. maddesi, hakkın kötüye kullanılmasını engelleyen bir kurala sahiptir.
Özetle, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde, özellikle mülkiyet devirlerinde yaşanan sorunlar, hukuki anlamda birtakım karmaşalara neden olabilmekte, ancak Yargıtay ve Medeni Kanun'un ilgili maddeleri bu konuda rehberlik etmektedir.
Kat karşılığı inşaat sözleşmeleriyle ilgili yaşanan mülkiyet devir sorunları, sıkça yargıya taşınan bir mesele haline gelmiştir. Peki, bu tür davalarda Yargıtay nasıl bir yaklaşım sergilemektedir?
Yargıtay'ın son yıllardaki kararları, mülkiyet devir meselelerinde tarafların haklarını korumaya yönelik bir yaklaşımı benimsemiştir. Özellikle Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin belirli bir kararında, müteahhitlerin tapu devrini yapmaması halinde, alıcının ödediği bedelin faiziyle birlikte iadesini talep edebileceği vurgulanmıştır.
Buna ek olarak, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin bir diğer önemli kararında, satılan bağımsız bölümün değerinin zamanla artmasının, satıcının tapu devrinden kaçınmasına bir sebep oluşturamayacağına işaret edilmiştir. Bu kararda, Medeni Kanun’un 2. maddesi gereğince, hakkın kötüye kullanılmasının engellenmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yargıtay kararları, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde mülkiyet devir sorunlarına yaklaşımını oldukça net bir şekilde ortaya koymaktadır. Alıcıların, ödedikleri bedellere karşılık tapularını alamama sorunlarına karşı yasal hakları bulunmakta ve Yargıtay, bu hakların kullanılmasını desteklemektedir.
Sonuç olarak, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde yaşanan mülkiyet devir sorunlarına karşı, Yargıtay kararları alıcının korunmasına yönelik bir tutum sergilemektedir. Bu nedenle, böyle bir durumla karşılaşan bireylerin, haklarını aramaktan çekinmemesi gerekmektedir.
