Anasayfa / Makalelerimiz / İstanbul Miras Avukatı
İstanbul miras avukatı geniş kapsamlı bir alanda faaliyet göstermesi ile dikkat çeker. Bu kapsamda miras hukuku geniş bir alanda yer alır. Miras ile ilgili konuları çözüme ulaştırmak isteyen kişilerin hukuki prosedürler doğrultusunda ilerlemeleri gerekir. Bunun için de güvenilir ve alanında deneyimli bir avukat ile yollarına devam etmeleri önem taşır. Bizler de alanında uzman ve deneyimli avukat kadromuz ile müvekkillerimize miras hukuku konusuna da gerekli hukuki desteği sunmaya devam ediyoruz. Böylelikle de mirasla ilgili her türlü hukuki süreç içerisinde müvekkillerimizin yanlarında yer alarak bu süreçte haklarını sonuna kadar korumaları konusunda yardımcı oluyoruz.
Türk miras hukuku ve nasıl işlediği pek çok kişinin merak konusudur. Bu kapsamda 2002 yılının 1 Ocak tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 3. Kitabının 1. Kısımında 495. maddeden başlayarak bu hukuk sistemi düzenlenmiştir. Söz konusu olan kanun kapsamında miras bırakanın birinci derece mirasçıları onun altsoyu yani çocukları olarak belirlenir. Bahsi geçen kanunda gerekli maddeler ise belirli bir çerçeve doğrultusunda sıralanır. Mira kanununda gerekli kanunlar ve prosedürler ise şu şekilde sıralanır;
Ölen kişinin çocukları öz veya evlatlık olması, evlilik içi veya evlilik dışı olması ya da kız ya da erkek olması şeklinde ayrılmamış. Bütün çocuklar eşit olarak miras bırakana mirasçı olarak ortak olurlar. Lakin evlat edinen kişi evlatlığına mirasçı olma durumu bulunmamasıyla dikkat çeker.
Eğer mirasçının çocukları kendisinden önce ölmüşse de torunları kendisine mirasçı olarak kayda geçer. Yine insanlar çocuğu olmadan ölmüşse bu durumda bu kişinin ana ve babası kendisine mirasçı olarak kayda geçer
Çocuğu olmadan vefat eden kişinin ana ve babası da kendisinden önce ölmüşse bu durumda diğer akrabalar devreye girer. Böyle bir durumda ölen kişinin amcası, teyzesi, dayısı ya da halası varsa; bu akrabaları kişinin mirasçısı olur.
Eğer ölen kişinin eşi ve çocuğu varsa, mirasın dörtte birini eşi alır. Yine çocuğu yoksa eşi bu miktarın yarısını alırken geri kalanı ana ve babasına verilir.
Hiçbir mirasçısı bulunmadan ölen kişinin mirası devlet hazinesine geçer.
Vasiyetname ile birlikte insanlar ölmeden önce mal varlıklarını kimlere bırakacağını açıklar. Bu noktada bir kimsenin vasiyetname bırakabilmesi adına gerekli olan belirli şartları sağlaması gerekir. Bu şartlar ve detaylar şu şekilde sıralanır;
Vasiyetname bırakacak kişi 15 yaşını doldurmuş ve akli melekeleri yerinde olmalıdır. Bu durumda kendisinin ölümünden sonra kalan mallarının nasıl paylaşılmasını istediğini bu şartları sağlayan herkes belirleyebilir. Lakin miras sözleşmesi yapabilmek için ergin olmak ve kısıtlı olmamak gereklilik gösterir.
Vasiyetname yazan kişinin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruf geçersiz sayılır. Lakin miras bırakan yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak gerekli işlemlerin yapılması gerekir. Bunun için de bir yıl içinde tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçerli hale gelir.
Ölüm nedeniyle olan tasarrufta kişinin veya şeyin belirtilmesinde açık yanılma hâlinde miras bırakanın gerçek arzusunun tespit edilmesi gerekir. Bu durum kesin olarak tespit edilebilirse, tasarruf bu arzuya göre yeniden düzenlenir.
Miras bırakan için vasiyet kavramı konusunda da bilinmesi gerekli olan hukuki detaylar bulunur. Bu noktada mirasçı olarak altsoyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan bu mirasını istediği gibi bölme hakkına sahip olur. Özellikle de mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunma imkanı söz konusudur. Belirtilmiş olan kısım terekenin miras bırakanın ölümü günündeki durumuna göre hesaplama ile verilir. Gizli bir biçimde belirtilen pay oranı ise şu şekilde sıralanır;
1. Altsoy için yasal miras payının %50’si
2. Ana ve babadan her biri için yasal miras payının %25’i
3. Eş, altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamı ve diğer hâllerde yasal miras payının %75’i şeklindedir.
Mirasçılıktan çıkarma kavramı konusunda da hukuk içerisinde çeşitli detaylar bulunur. Bu noktada mirasçı olan kişiler miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse mirasçı olmaktan çıkabilir. Bu durumun yanı mirasçı olan kişiler miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse miras bırakan kişi bu kişileri mirasçı olmaktan çıkarabilir. Tüm bu durumların yanı sıra miras bırakan, hakkında borç ödemeden aciz belgesi bulunan altsoyunu, saklı payının yarısı için mirasçılıktan çıkarma imkanı bulunur. Bu noktada bilinmesi gereken diğer detaylar ise şu şekilde sıralanır;
Mirasçılıktan çıkarma konusunda miras bırakan ancak buna ilişkin tasarrufunda çıkarma sebebini belirtmişse geçerliliği sürer. Bu kişilerin itiraz etmeleri durumunda belirtilen sebebin varlığını ispat edilmesi gerekir.
Mirasçı olmaktan çıkarılan kişiler mirastan pay alamazlar. Aynı zamanda tenkis davası da açmaları mümkün olmaz. Lakin miras bırakan başka türlü tasarrufta bulunmuş olmadığı sürece mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı da o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi diğer mirasçılara kalır.
Mirasçı olmaktan çıkarılan kişinin altsoyu ise o kimse miras bırakandan önce ölmüş gibi saklı payını alabilir.
Mirastan feragat etmek için yapılması gereken işlemlerde herhangi bir şart bulunmaz. Ancak mirastan feragat eden kimseler mirasçılık sıfatını tamamen kaybeder. Bu durumun olması ile birlikte mirastan feragat eden kişilerin alt soyları için de bu durum geçerli olur.