Anasayfa / Makalelerimiz / İstanbul İflas Hukuku ( İflas Avukatı, Konkordato Avukatı )
İstanbul iflas hukuku genel olarak; yargılama hukuku ile bire bir ilgili olan İcra ve İflas Hukuku ile borçlunun borcunu ödememesi gibi olaylar karşısında alacak oldukları ödemeleri ondan nasıl, hangi yollarla tahsil edileceği üzerine kurulan hukuk dalıdır. Borçlu kişilerin aleyhine konumda olan icra takibi gibi olayları yapılabileceği gibi koşullara göre iflas yolu ile takip de tercih edebilir.
İcra ve İflas Hukuku alanlarında her iki takibin de nerede ya da nasıl yapılacak olduğundan, borçlu olarak geçen kişilerin hangi yasal yollara başvurabileceği gibi durumlarla ilgilidir. Bunların yanı sıra alacaklı olan kişinin böyle bir olay karşısında hangi hukuksal olanaklara sahip olduğuna ek olarak yapılmış olan takibe rağmen borçlu olan kişilerin hala borcunu ödememesi anlarında mallarının nasıl haczedip paraya çevrilebileceği gibi konular üzerine odaklanmaktadır.
İcra ve iflas hukukunun önemi detaylı olarak incelenecek olduğu zaman; borçlu olmasına rağmen borcunu ödeyemeyen borçlunun borcu olan kısmın, alacaklı tarafından yapılan talebi üzerine, devlet zoruyla taşınır ya da taşınmaz varlıklarına el konarak karşılanması gerekli bir durumdur. Böyle durumlarda bu ve bunun gibi borç ya da alacak konularının düzenlenmesi ile beraber hukuki zeminde çözümlenmesi için İcra ve İflas Hukuku büyük bir öneme sahiptir.
İhtiyati haciz: İcra ve İflas Kanunu kapsamında hukuki koruma önemli bir yere sahiptir. Bu tedbir aracılığı ile kişiler alacağı doğrudan almadan önce teminat altına almayı hedefleyerek garantili olarak ilerler.
Konkordato: İşlerine bozulma olan ve bir türlü iyi gitmeyeni zarar eden borçluyu korumak adına genel anlamda kabul edilmiş bir kurum olarak yer alır.
Uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma: Sermaye şirketleri ile beraber genel olarak kooperatiflerin alacaklılarıyla uzlaşmalarıyla borçların bir yandan da gerekli durumlarda şirketin yeni belirlenen şartlara uyması, ardından da faaliyetine devam etmesine imkan sağlayan bir kurum olarak yer alır.
İptal Davası: İcra ve İflas Hukuku ile belirlenen kanunlar kapsamında borçlu olan kişilerin henüz malları haczedilmeden ya da o ana gelmeden iflasına karar verilmeden hemen önceki zaman içerisinde kötü niyetli bir şekilde yapılan tasarrufların iptali işlemlerini yerine getirir. Bu sayede alacaklı olan kişiler alacaklarını tam olarak elde edemeyen alacaklılar bu şartlar karşısında belirlenen mallar üzerinden alacağını geri alabilir.
İcra işlemleri ve davaların takibi süreci kısmında birden fazla adım meydana gelir. Bunlar detaylı olarak incelenecek olduğu zaman;
Alacak tahsili
Haciz
İhtiyati haciz
Rehin
İpotek işlemlerinin yapılması
Borçlu ve alacaklı lehine toplantılara iştirak edilmesi
İflas talebinin yanı sıra iflasın ertelenmesi davalarının takibi durumları karşısında şirketlere, kurumlara ya da şahıslara danışmanlık ile beraber hukuki hizmet verilmesi bilinmektedir.
İcra ve İflas Hukuku'na göre alacakları olan kişiler alacakları olan ödemeleri Türk Lirası ve döviz cinsi ile, teminat alacak olmalarından ötürü alacaklılar genel haciz yoluna başvurabilecek olduklarını da bilmelidir.
Genel haciz adımlarına başvurabilmek ve bu şekilde alacakları almayı başarmak için alacaklıların elinde belge olması zorunlu olması da söz konusu değildir. Bu noktada alacaklı olan kişilerin elinde adi senet, para borcu ikrarı içeren noter senedi, resmi dairelerce ya da yetkili makamlarca yetkileri dahilinde ve usulüne uygun bir şekilde verilmiş para alacağını gösterir nitelikte yer alan belge olan alacaklılar başvurularını rahat bir şekilde yapabilir.
İcra ve İflas Hukuku'na detaylı olarak bakılacak olduğu zaman genel haciz yolunda ödeme süresinin yanı sıra ödeme emrinin borçluya tebliğ işlemlerinin meydana gelmesinden itibaren 7 gün olarak verilmiştir. Bu sayede borcu olan kişi ödeme emri kendisine tebliğ edilmesinin ardından gelen İcra ve İflas Hukuku ile 3 sebeple icra takibine itiraz etme hakkına da sahiptir. Bunlar:
Yetkiye İtiraz
İmzaya itiraz
Borca İtiraz
Borçlu bu sebeplerden bir tanesi ya da birkaçı ile ilgili İcra Müdürlüğü’ne gitmesi ardından icra takibine 7 gün içerisinde itiraz etme hakkına sahiptir.
İstirdat davası genel olarak incelenecek olduğu zaman; gerçekte borçlu olmamasına rağmen bir kişiye ödeme emri gönderilme durumu ya da bu kişi bazı sebeplerden dolayı itiraz edememiş olması ile beraber itiraz etmesine karşın hala İcra Mahkemesi'ne borçlu olmadığını ispat edememe durumları olabilir. Bunların yanı sıra borcu ödemek zorunda kalan kişilerin paranın kendisine geri iade edilmesi için İcra ve İflas Hukuku ile dava açması konularını inceler. Bu davaya istirdat davası ismi verilir
Borçlu oldukları bilinen kişi menfi tespit davası açmışsa ve daha dava sonuçlanmadan hemen önce borcu ödemesi gerektiği anlarda da bu dava istirdat davası olarak yürümesi bilinir.
İcra ve İflas Hukuku ile İstirdat davasının takip hukuku noktasında belirli bir şartı vardır. Bu şart incelenecek olduğu zaman; takip borçlusunun borçlu bulunmadığı halde kendisine gelen tebligat ile bir parayı icra takibinin kesinleşmesi ardından da cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalması gibi durumlara verilen isimdir.
İcra ve İflas Hukuku kapsamında belirlenen hususa dikkat etmek gerekir. Belirlenen husus borçlu olan kişi tebligat gelmesi ardından belirlenen 7 gün süresi zarfında itiraz etme adımlarını yerine getirmez ya da borcu öderse istirdat davası açma hakkı da yer almaz. Genel olarak burada itiraz imkanı olmasından ötürü cebri icra tehdidi henüz yer almaz. İstihkak Davası
İflas Davası ve Konkordato
Alacak Davası